Ögeler etikete göre görüntüleniyor: Etkinlik

Almanak 2007Türkiye’de emeğin tarihi açısından 1 Mayıs 2007 etkinlikleri büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu tarih, 1977 yılında Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarında, işçilere yönelik olarak gerçekleştirilen katliamın 30. yıldönümüdür. Bu nedenle başta Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) gibi sendikalar ve Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) gibi kuruluşlar, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak ve 1977’de katledilen işçileri anmak için girişimde bulunmuş ancak valilik “kamu güvenliği”, “provokasyon” vb. nedenlerle bu kutlama ve anma etkinliğine izin vermemiştir. Ayrıca bu etkinliği engellemek için çeşitli tedbirler de alınmıştır. Valilik tarafından Taksim ve civarındaki bazı okullar tatil edilmiş, pek çok toplu taşım aracının seferleri durdurulmuş, trafik tek şeride düşürülmüş, civar illerden takviye polis ve jandarma ekipleri getirtilmiştir. 1 Mayıs günü valilik emriyle, Taksim’e çıkmak isteyen grupların yolu polislerce kesilmiş ve polisin saldırısına bazı eylemcilerin de karşılık vermesiyle gün boyu çatışmalar yaşanmıştır. Eyleme katılmayan fakat eylem bölgesindeki iş yerlerine gitmek isteyen insanlar engellenmiş, eylemci olsun olmasın bölgedeki herkes şiddete, polisin attığı biber gazına maruz kalmış, hastalar ve doktorlar hastanelere ulaşamamış, borsanın açılışı gecikmiş, bazı sanatsal ve kültürel etkinlikler de iptal edilmiştir.

Ek bilgiler

  • Yazar Nilüfer Korkmaz
  • Yıl 2007
Yayınlandığı kategori Emek Hareketi

Uluslararası Sosyoloji Birliği’nin (International Sociological Association) on altıncı kez düzenlediği Dünya Sosyoloji Kongresi 2006 Temmuz’unda Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Durban kentinde düzenlendi. Dört yılda bir düzenlenen ve bir hafta süren kongreye 94 ülkeden üç binden fazla sosyal bilimci katıldı. Bunların büyük bir kısmı sosyoloji disiplininden gelirken, sosyoloji dışından gelen katılımcılar günümüzde sosyal bilimlerin giderek daha interdisipliner, yani disiplinler arası  yakınlaşma eğilimini kanıtlayacak kadar önemliydi. Konferansla ilgili önemli ayrıntılardan biri de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılmasıydı. Bilimsel gelişmelerde Batının kaçınılmaz hükmü ve hem ideolojik hem teorik temeller açısından da baskın konumu, örneğin katılımcıların büyük bir çoğunluğunun Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinden geliyor olması göz önüne alındığında, siyah kıtanın ilk defa ev sahipliği yapıyor olması hem Afrikalı sosyal bilimcilerin dünyaya seslerini duyurmaları açısından hem de ülkenin apartheid geçmişi ve Batıyla olan tarihsel hesaplaşması açısından da anlamlıydı. 3.5 milyonluk Durban kenti Hint Okyanusu’na bakan kıyılarıyla Güney Afrika Cumhuriyeti’nin önemli liman kentlerinden biri; gerek kent planı gerekse kızıl tuğladan yapılmış eski binaları ve kiliseleriyle sömürgeci geçmişini ister istemez yaşayan bir yer.

“Küreselleşen Dünyada Toplumsal Varlığın Niteliği” (The Quality of Social Existence in a Globalising World) başlığı altında yapılan toplantının kapsamında ön plana çıkan konular genellikle küreselleşmeyle birlikte yayılan piyasa ekonomisi ve neo-liberal ekonomi politikalarının toplumsal alandaki geri dönüşü ve izdüşümlerine yönelikti. Burada en çok dikkat çeken yurttaşlık, yöneti(şi)m, sosyal dışlanma, yoksulluk ile güvenlik ve barış konuları özellikle bu küreselleşme sürecini açıklayıcı kavramsal tartışmalar olarak dikkat çekiciydi. Bunun yani sıra kültür, yaratıcılık ve kimlik konuları günümüz bireyinin toplumsal konumu ve kendini konumlandırış biçimleri açısından anlamlıydı. Ancak bence burada üzerinde biraz daha fazla durulması gereken, üç binden fazla katılımcıyı bir araya getiren bu konferansta sosyoloji biliminin öncüleri tarafından yapılan konuşmalarda dünyadaki gelişmelere yönelik sosyolojik analizler ve bunları takip eden teorik çıkarımlardı. Örneğin 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan İsrail’in Lübnan işgaline yönelik eleştiriler 23 Temmuz’da başlayan kongrede birçok konuşmacının gündeminde olduğu gibi, koridorlardaki sohbetlerin de ana temalarından biriydi. Sosyal bilimlerin bireyi ve onun toplumsal varlığını anlama, anlamlandırma ve farklı soyutlama aşamalarında teorize etme görevi, konuşmacıların güncel olayları bilimsel bir bakış açısıyla irdelemelerinde somut bir şekilde gözler önüne serildi. Özellikle Ettienne Balibar ve Saskia Sassen’in dışlanmışlık, aidiyet ve siyaset üzerine yaptığı konuşmalar küreselleşmeyle birlikte artan hareketliliğin ve göçlerin sonucunda oluşan çok kültürlü toplumsal yapıların geleceğine dair uyarılarıyla öğreticiydi.

Ek bilgiler

  • Yazar Aslıhan Aykaç
  • Yıl 2006
Yayınlandığı kategori Eğitim

Almanak 2005Tarihçe ve Misyon

Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA: The International Union of Architects) 28 Haziran 1948 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılan kentlerin yeniden inşası için mimarların dayanışmasıyla kuruldu. Birliğin amacı milliyet, din, ırk veya mimari doktrin gözetmeden tüm mimarları ve ulusal meslek örgütlerini birleştirmekti. Başlangıçta 27 ülkenin meslek örgütü birliğe üyeyken bugün bu sayı 100 ülkeye ulaşmıştır. Uluslararası Mimarlar Birliği bir sivil toplum örgütüdür ve benzeri olmayan mesleki bir ağ oluşturmuştur.

Birliğin görevleri ve amaçları, genel olarak, mimarlar arasında arkadaşlığa, anlayışa, karşılıklı saygıya dayalı bağlar yaratmak; öne sürdükleri düşünce ve kavramların tartışılmasını, deneyimlerini paylaşmalarını, bilgilerini arttırmalarını ve birbirlerinin farklılıklarından yeni şeyler öğrenerek insanlığın yaşam koşullarını ve çevrelerini iyileştirmeye yönelik çalışmalarını daha iyi yerine getirmelerini sağlamaktır.

Ek bilgiler

  • Yazar Serpil Özaloğlu
  • Yıl 2005
Yayınlandığı kategori Kentleşme
Ara...